İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Olarak Otizme Dikkat Çekmek ve Otizmle İlgilenen Kişileri ve Aileleri Bilgilendirmek Amacıyla 1 Nisan 2019 Tarihinde Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Toplantı Salonunda ‘Otizm Spektrum Bozukluğu Bilgilendirme Toplantısı’ Düzenlendi
28 Aralık 2020

2 Nisan, tüm dünyada Otizm konusunda farkındalık yaratmak ve sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi. Her yıl, “Otizm Farkındalık Ayı” olan Nisan ayı boyunca Dünya genelinde otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin artırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü olarak Otizme dikkat çekmek ve Otizmle ilgilenen kişileri ve aileleri bilgilendirmek amacıyla 1. Nisan. 2019 tarihinde Bakırköy Prof Dr Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Toplantı salonunda ‘Otizm Spektrum Bozukluğu Bilgilendirme Toplantısı’ yapılmıştır. Toplantıya Prof Dr. Nahit Motavalli Mukaddes, Doç Dr Canan Tanıdır, Doç. Dr Nusret Soylu, Doç Dr Caner Mutlu, Doç Dr. Özalp Ekinci, Uzm. Dr. Fahri Çelebi ve Uzm Dr. Mahmut Cem Tarakçıoğlu konuşmacı ve oturum yöneticileri olarak katılmışlardır. Dinleyicilerin yoğun ilgi ile dinledikleri toplantıyı 300 kişi izlemiştir. Program İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığı Ruh Sağlığı Birim Uzmanı Uzm. Dr Pelin Şavlı Emiroğlu’nun açılış konuşması ve İstanbul’da yürütülmekte olan Otizm Spektrum Bozukluğu Tarama, Tanılama ve Takip programını tanıtımıyla başlamıştır. Daha sonra Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr Metin Özaydın’ın İstanbul’da yürütülen program hakkındaki konuşmasıyla devam etmiş ve sunumlara geçilmiştir. Yoğun ilgilinin olduğu toplantının soru cevap bölümünde ailelerin merak etikleri sorular konuşmacılar tarafından yanıtlanmıştır. Toplantıda konuşulan konulara aşağıda yer verilmiştir 

İlk sunumu Prof. Dr. Nahit Motavalli Mukaddes yapmıştır. Otizm sıklığı giderek artmakta olan, karşılıklı sosyal iletişim ve etkileşimdeki yetersizlikler; tekrarlayıcı hareketler ile tanımlanan nörogelişimsel bir hastalıktır.  Ortaya çıkmasında genetik faktörlerin ve gen-çevre etkilenimi söz konusudur. Bu faktörler yaşamın ilk dönemlerinde ( 6 ay ile 3 yaş arasında ) beyin gelişiminde farklılıklara yol açmaktadır.

1970 yılında Otizm sıklığının nadir olduğu bilinmekte iken 2000’li yıllarda %1’e yükselmiş, son yıllarda yapılan çalışmalarda ise bu oran çok daha yukarılara çıkmıştır. Amerika Hastalıkları Kontrol Merkezi (CDC), 2018 yılında yayınladığı raporunda Otizm Spektrum Bozukluğunun görülme sıklığını;59 çocukta bir olarak açıklamışlardır. Otizm sıklığındaki artışta otizme farkındalığın artması, tanı koymadaki artış, ileri anne-baba yaşı, çevresel faktörler bulunmakla birlikte hala nedenlerin çok büyük kısmı bilinmemektedir.

Otizm Spektrum Bozukluğunun tanısı klinik değerlendirme ile davranışsal özelliklere dayalı konulur. 2 yaştan küçük çocuklarda pek çok belirtiyi görmek ve değerlendirmek mümkündür. İlk bir yaştan itibaren OSB veya diğer gelişimsel bozukluklar açısından “riskli çocuk” diye belirtmek gerekir ve müdahale başlanmalıdır.

Otizimde erken yaşta tanı alan olguların yaklaşık %10-%30 tanı kaybı söz konusudur. İyi ve normal zekaya sahip OSB tanılı bireylerin bir kısmının yoğun ve nitelikli eğitimle bağımsız –yarı bağımsız hayat yürütebilmektedir.

Otizmde tedavi aileyi bilgilendirme ile başlar. Eşlik eden bulgulara ve hastalıklara yönelik bazı olgularda ilaç tedavisi gerekebilir. Aileler Otizmin temel belirtilerine yönelik uygun eğitim programlarına yönlendirilir.Ailenin eğitimde rol alması, evde de çocuğun sosyal-duygusal gelişmesi ve olumsuz davranışlarını değiştirmek için çaba harcamaları gerekmektedir.

Doç Dr Canan Tanıdır, Otizmin şu anda bilinen etkisi kanıtlanmış tedavisi erken başlanılan uygun ve nitelikli eğitimdir. Otizmli çocukların çok büyük kısmında eşlik eden bir başka psikiyatrik bozukluk vardır. Bunlardan en sık görülenleri Dikkat eksikliği- hiperaktivite bozukluğu, Karşıt olma karşı gelme ve Kaygı bozukluklarıdır. Eşlik eden durumların değerlendirilmesi ve tespit edilip tedavi edilmesi bu bireylerin eğitsel programlarına, öğrenmelerine ve hayat kalitelerine önemli düzeyde katkıda bulunmaktadır.

Uzm. Dr. Fahri Çelebi; Aşıların otizme neden olduğu ile ilgili toplumda yanlış bilginin olduğu üzerinde durdu. Yapılan çalışmalarda aşıların içeriğindeki civa molekülünün kanda toksik dozlarda bulunmadığı ve Aşı içeriğinin (timerosal, civa) ve çoklu aşı uygulamalarının otizm gelişim riskiyle ilişkili olmadığı bilinmektedir. KKK (Kızamık, Kızamıkçık Kabakulak aşısı) aşısının barsak geçirgenliğini artırdığı ve otizme neden olan toksik maddelerin geçişini kolaylaştırdığı iddia edilmiştir. Ancak yapılan birçok çalışmada KKKaşısı ile otizm gelişimi arasında bir ilişki bulunmadığı vurgulanmıştır. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki Aşı otizm riskini artırmamakta ve otizmi tetiklememektedir. Ayrıca aşılanmamaya bağlı meydana gelebilecek hastalıklar ve salgınlar çok ciddi problemlere yol açabilecek potansiyele sahiptir.                             

Otizmin temel belirtileri üzerinde vitamin, mineral ve gıda takviyeleri, Ağır metallerden arındırma (Şelasyon) tedavisi, glütensiz ve kazensiz dietler, nörofeedback’in otizm üzerine bilimsel olarak kanıtlanmış olumlu etkileri yoktur. Çocukta gıda alerjisi ve sindirim sistemi sorunları var ise glütenden ve kazeinden fakir beslenmek çocuğu rahatlattığından çocuğun huzursuzluğunu da azaltabilmektedir. Ailesi tarafından yapılan masaj,Spor, müzik terapisi, duyusal bütünlemenin eğitimle birlikte kullanıldığında olumlu etkilerinin olabildiğine dair çalışmalar bulunmaktadır.

Doç. Dr. Nusret Soylu aileler için otizmi kabul etme sürecini anlattı. Sağlık çalışanlarının ve eğitimcilerin Çocuğu değerlendirirken dilin çok önemli olduğunu, ailenin tanıyı kabul etme sürecinin zor olduğundan bahsetti. Ailelerin çocuklarıyla ilgilenirken kendilerinin de bir hayatlarının olduğunu ve hayatta başa çıkabilmeden anın tadını çıkarmayı hatırlamalarının çok önemli olduğunu iletti.

Otizm Spektrum Bozukluğunun farkında olmak ve konuya duyarlı olmak oldukça önemlidir. Bu nedenle İstanbul’da yürütülen 1,5- 3 yaş arası çocukların aile hekimlerince taranma ve daha sonra risk tespit edilen çocukların çocuk ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına yönlendirilmeleri erken tanı açısından son derece değerlidir. Özellikle aile hekimlerimiz tarafından taranan ve riskli olarak değerlendirilen çocukların çocuk ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına muayene olmaları erken tanı açısından çok önemlidir. Otizmin tedavisi uygun ve nitelikli eğitimdir.

Biz sağlık çalışanları olarak “Otizmin farkındayız, onların yanındayız!”

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığı

Ruh Sağlığı Birimi

Fotoğraflar

  • Halk Sağlığı Otizm 03 04 2019 1.JPG
  • Halk Sağlığı Otizm 03 04 2019 2.JPG
  • Halk Sağlığı Otizm 03 04 2019 3.JPG
  • Halk Sağlığı Otizm 03 04 2019 4.JPG
  • Halk Sağlığı Otizm 03 04 2019 5.JPG
  • Halk Sağlığı Otizm 03 04 2019 6.JPG